Taçsız Besteci: Paul Misraki


İnsanlar yaşamları boyunca birçok şey yapabilir. Ya da hiçbir şey yapmamayı seçebilir. Şüphesiz Paul Misraki birçok şey yapmayı değil, her şeyi yapmayı seçmiş, üstelik girdiği her müzik işinde de başarılı olmayı başarmış ancak ödüllendirilmemiş bir bestecidir.130 filmin müziğine imza atan Paul Misraki; Yeni Dalga’nın yaratıcılarından Jean Luc Godard’tan, çökmekte olan Avrupa kültürünün trajikomik eleştirisi hakkındaki Oyunun Kuralı filmi ile ortalığı karıştıran ve filmin gösterimini yapan sinema salonlarının kundaklanmasıyla karşılaşan ünlü yönetmen Jean Renoir’e kadar birçok yönetmene unutulmaz film müzikleri bestelemiştir.


Takvimler 1908’i gösterdiğinde İstanbul’da Kanun-ı Esasi yeniden yürürlüğe girmiş ve Hürriyet Bayramı olarak sevinçle kutlanmıştı. 1908 yılının ocak ayında, Osmanlı İmparatorluğu’nda dünyaya gelen besteci Paul Misraki, Fransız ve Yahudi aile kökenlerine sahiptir. Onun hayatı; “Müzik bir disiplin işidir ve küçük yaşta başlandığı takdirde iyi sonuçlar verir” diyenleri doğrular niteliktedir. Henüz dört yaşındayken piyano eserleri Misraki’nin parmaklarında hayat bulmaya başlamıştır. Bunu izleyen yıllarda da yeteneğini geliştirmiş ve çocuklar için yaratılmış bestelerin basit notalarına bastığı minik parmaklarıyla müzik hayatına yön vermeye başlamıştır. Yedi yaşına geldiğindeyse çalıştığı eserlerin yerini daha klasikleşmiş, daha önemli eserler almıştır. Paris’e klasik eserler öğrencisi olarak gitmiştir. Müzik kariyerine adım attığı bu okulda hayatında hiç beklemediği değişiklikler yaşayacak ve küçük yaşlarından beri tutkuyla çaldığı piyano gelecekteki mesleği olacaktır. Misraki, başarılarıyla popüler bir caz piyanisti ve aranjör olarak uzun yıllar adından söz ettirecek ve müzik tarihinin önemli isimleri arasına parlak bir giriş yapacaktır.


Lumiére Kardeşler’in sinemayı keşfinin üzerinden yıllar geçmiştir ve 15 dakika ile sınırlı olan filmler gitmiş, yerine konulu ve kurgulu filmler gelmiştir. Ses sinemayı daha eğlenceli ve güzel kılmış ancak belki de dillerin farklılığı ile sinema görüntülerinin sade evrenselliğinin bozulmasına yol açmıştır. Tabii bu dönemde sesin gelişiyle bir takım teknik sorunlar da ortaya çıkmıştır. Jean Roneir de film müziği ile ilgilenmeye başlamış ve kompozitörlük için çalışmalarına başlamıştır. Jean Roneir’in ilk sesli filmi olan 1931 yapımlı On Purge Bebe’nin müziklerini besteleyen Paul Misraki, başarılı besteciliğiyle ünlü yönetmenin büyük beğenisini kazanmıştır. Almanya’da ikinci Dünya Savaşı’nın patlak verdiği sırada kısa bir Arjantin serüveni yaşayan Misraki hemen arkasından Hollywood’a gitmiştir. Paul Misraki’nin kompozitörlüğüne önem veren ve bestelerini sinema filmlerinde kullanmak isteyen Renoir için mükemmel bir fırsattır bu. Misraki, Jean Renoir’in Amerika’da ürettiği tüm filmleri için müzik yapmıştır. İlklere imza atan yapımlarda yer alan Misraki’nin başarısı Jean Renoir ile sınırlı değildir elbette. Dünyanın en eski film festivali olan Venedik Film Festivali‘nin büyük ödülü Altın Aslan‘ı kazanan ilk film olan Manon‘un müziklerini de Misraki bestelemiştir. Yönetmenliğini Henri Georges Clouzot’un yaptığı film, Abbe Prevost’un 1731 tarihli Manon Lescaut romanından uyarlanmıştır. Filmde İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerle işbirliği yaptığına inanılan bir kadının köylülerin elinden kurtarılması ve onu kurtaran Fransız direnişçisinin öyküsü anlatılır. Savaş yıllarından sonra yeniden Fransa’ya dönüş yapan usta besteci 1950’ye geldiğinde film müziği işleri bir rutin haline gelmiş ve yıl içinde birden çok esere imza atmıştır. Bunların içerisinde Jean Luc Godard’ın 1965 yapımlı Alphaville‘si de vardır. Her şeyin karanlığa büründüğü filmde, Amerikalı dedektif Lemmy Caution’un farklı bir gezegenin uyguladığı baskı ile yönetilen Alphaville isimli başkente gitmesi konu alınır. Amacıysa ülkenin Alpha 60 isimli robot başkanına suikast düzenlemektir. Bunun için uğraş verirken Natacha isimli çekici bir kadına kalbini kaptıran Lemmy amacına giden yolda en büyük engel oluverir kendisine. Natacha, yok edeceği Alpha 60 isimli robot başkanı tasarlayan bilim adamının kızından başkası değildir. Tüm görüntülerin siyahî bir karanlığa büründüğü film Yeni Dalga akımının öncülerinden Godard’ın imzası ve Misraki’nin yaratıcı müzikleriyle deneysel bir bilimkurgu olarak yıllara meydan okumaktadır. Misraki’nin sanatçı yönü müzik kariyeri ile sınırlı kalmamıştır. 1946 yapımlı Amerikan filmi Tourbillon de Paris‘te, Henri Diamant-Berger’in yönetmenliğinde aktörlük yapan besteci filmde, kendisiyle aynı ismi taşıyan Paul karakterini canlandırmıştır. Sinema alanındaki müzik kariyeri ise devam etmiş, karakterlerinin giydiği şapkalarla kişisel farklılıkların yaratıldığı bir başka filme, Amerikan filmlerine hayranlığıyla bilinen Jean Pierre Melville’nin Le Doulos‘una bestelediği esrarengiz müzikleriyle izleyen herkesi merakta bırakmış ve ürpertmiştir Misraki. Film, hapisten yeni çıkmış bir adamın hiç vakit kaybetmeden bir soygun planına girişmesini ve bunun için de yakın arkadaşı Silien’den yardım istemesini konu almıştır. Bilmediği ise dostu Silien’in polis için çalışan bir muhbir olduğudur. 1962 yapımlı film, Melville’nin la Samourai ile başladığı üçlemesinin habercisi gibidir. Karakterlerin iyi yönleri ile kötü yönleri birbirine girmiştir. Karakterlerin taktıkları farklı şapkalarla bizleri tuhaf bir haleti ruhiyeye sokar film. Yine Yurttaş Kane isimli filmi ile günümüzde bile “yapılan en iyi film” payesini alan Orson Welles’e, macera ve gerilim filmleriyle izleyicileri sinema koltuklarına bağlayan Claude Chabrol’a, bir kadının gözbebeklerinin ustura ile kesilişini gösteren Bir Endülüs Köpeği isimli ünlü gerçeküstü-klasik filmin yaratıcısı Luis Bunuel’e ve tüm bu ünlü yönetmenlerin yanı sıra Jacques Becker’a, Jean-Pierre Melville’ye, Roger Vadim’e de unutulmaz film müzikleri bestelemiştir. Ve Tanrı Kadını Yarattı Brigitte Bardot’yu unutulmaz kadın yapan filminmüziklerine de imza atan usta besteci ilklere imza atmasına ve çok önemli yönetmenlerle çalışmasına rağmen ödüllendirilmemiştir. Misraki, 90 yaşında Paris’te hayata veda etmiştir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yarım Ay

VAR OLMAYAN ÜLKE’NİN KAYIP ÇOCUKLARI

Satın Alınamayan Hayal