Avatar
Okuyucuya not: Eski bir yazıma ulaşmak için “did” klasörünü karıştırırken blogda paylaşmadığım yazı ve röportajlarımın varlığını keşfettim. Aslında buraya kondurmadığım çok şey var ama sanırsam yaptıklarımı paylaşma konusunda biraz hastalıklıyım. Aklıma “Kime ne?”, “Yeteri kadar iyi değil zaten”, “İstediğim gibi olmadı” gibi düşünceler üşüşüyor ve kendime saklama bencilliğiyle vazgeçiyorum. Ama istemeyen okumaz değil mi? Zaten okuyan var mıdır bilemiyorum! =))
Buzullara çarpıp batan gemiyi hemen hepiniz hatırlarsınız. Anlatması benim için çok kolay oldu, sizlere hatırlatması da öyle. Bundan 12 yıl önce çekilen Titanik filmini ismini telaffuz etmeye gerek bile kalmadan anlatıyor tek bir cümle. Yıllarca duygusallığıyla beynimizi ve kalbimizi ele geçiren filmin ilginç sürümleri bilmem kaç kez komediye konu olmuştu ve onlar bile çok tutmuş, çok güldürmüştü bizleri. Bol ödüllü, bol yankılı, bol tartışmalı Titanik filminin yazarı ve yönetmeni James Cameron yeni bir filmle, Avatar ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Henüz Fragmanını izleyebildiğimiz filmin derin mavileri içinde kalakaldık… Hızla geçen görüntüler arasındaysa ekran aniden karardı ve üzerinde kocaman yazdı: bu aralık!
Derin maviler diyince aklınıza yine Titanik’teki gibi serin sular ya da deniz gelmesin. Bu kez macera dünyadan çok uzaklarda, uzayda. Vücutlarını kaplayan mavi deri ile insan dışı, robotsu bir ifadesi bulunan ama görüntü itibariyle insanlara da benzeyen Na’yi’leri bolca izleyeceğimiz film, Pandora isimi verilen bir uyduda geçiyor. Bir gaz devinin yörüngesinde dönen Pandora, Na’yi halkına ev sahipliği yapmaktadır. Na’yi ismi verilen ilginç halk; uzun kulaklara, zebralar gibi çizgili desene sahiptir ve on ayak uzunluğundadır. Ancak zebralardan alışık olduğumuz üzere bu desenler siyah-beyaz tonunda değil, mavi ve mavi tonlarındadır. Kabile kültürünü benimsemiş, barışçıl Na’yi halkı, tekinsiz bir durum sezmediği sürece saldırıya geçmemektedir. İnsanlar, Pandora’nın havasını soluyamadıkları için yeni bir tür üretirler ve onlara Avatar adını verirler. Filme de ismini veren Avatar nedir derseniz, akıl bağlantısı ile kontrolü sağlanan yarı insan, yarı Na’yi’den oluşan yeni halk diyebiliriz. İnsanların ve robotların teknolojik ve karmaşık dünyasına ayak basan yeni bir isimleyse, her şey daha da karmaşıklaşır. Bir savaş gazisi olan Jake Sully, Avatar olarak Pandora’da yaşamaya gönüllü olur. İnsanlar, ilkel gördükleri Na’yi’lerin tek üstünlüklerinin fiziksel özellikleri olduğunu düşünür. Ancak doğa ile iç içe ve uyumla yaşayan Na’yi’ler, insanların sahip olmadığı tele-kinetik yetilere de sahiptirler. Bir zaman sonra ise kendisini Pandora’yı yıpratan insan ordusu ile Na’yi halkı arasında bulur. Bunun tek nedeni ise güzeller güzeli bir Na’yi prensesidir. Felçli deniz süvarisi Jake Sully rolü ile Avatar’da karşımıza çıkan Sam Worthington’ın bu yıl gösterime giren ilk filmi ise Terminatör’dü. Avustralyalı sinema oyuncusu Worthington’ın Terminatör’de rol almasını yine Avatar’ın ve Terminatör’ün yaratıcısı James Cameron sağlamıştı. Filmin çekimlerinin birinci haftasında aşırı zorlanmadan dolayı Wortington’un interkostal kasları parçalanmış yine de dublör kullanmayı ret etmiştir. Sanıyorum ki James Cameron’un dokunduğu her şeyin altına dönüştüğü sinema dünyasında başarılı bulduğu genç oyuncu Wortington’ı uzun zaman beyaz perdede göreceğiz. Avatar’da rol alan bir diğer oyuncu da Zoe Saldana. Karayip Korsanları, Terminal ve Uzay Yolu gibi ünlü yapımlarda yer alan Saldana, Avatar filminde Neytiri rolünde karşımıza çıkacak. Avatar’ın oyuncu kadrosunda belki de en önemli yeri tutan isim ise Alien/Yaratık filmi ile dünyaca üne kavuşan, Dr. Grace Augustine rolündeki Sigourney Weaver.
Macera, bilim-kurgu, aksiyon, gerilim gibi her türe yanıt bulabileceğiniz Avatar, gösterime girmesine aylar olduğu halde her yerde konuşuluyor. Terminatör serisinin fikir babası olan ve serinin ilk iki filmini de yöneten Cameron, yönetmenliği dışında senaristliği ve yapımcılığıyla da öne çıkan, sinemada tek bir işle yetinmeyen, başarılı isimlerden. Avatar filminin de hem yönetmenliğini hem de senaristliğini göğüsleyen James Cameron, bu yeni filmle yine ödülden ödüle koşacak gibi gözüküyor. 1954 doğumlu Cameron, sinema kariyerine kuvvetli kalemiyle giriş yapmış ardından da kısa metraj bir bilim-kurgu filmiyle dur durak bilmeyen yönetmenlik yoluna koyulmuş. Çok fazla filmi olmasa da hem sinema eleştirmenlerine hem de izleyicilere hitap etmeyi başaran James Cameron’un yeni filmi teknolojide de çığır açacağa benziyor. Görsel bir harika olarak nitelendirilen filmde üç boyut teknolojisi kullanıldı. Güçlü aksiyon sahnesine sahip filmdeki etkili sahneler üç boyut teknolojisi ile ne kadar hissedilir olacak sorusu ise tartışılan konular arasında. Son dönemde çok fazla dişe dokunur aksiyon filmi görmediğimiz sinemalarda Cameron’un Terminatör 2’de yakaladığı başarıyı pek çok sinemasever merakla Avatar’dan bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de 15 dakika süren, üç boyutlu bir gösterimle konusu ve görüntüleri hakkında ipuçları verilen Avatar gişede büyük başarı yakalayacak gibi duruyor. Bu başarıda duygusal filmleri tercih eden ve aksiyon ya da bilim-kurgu filmlerine mesafeli yaklaşan izleyicilerin James Cameron ismini duymasının da etkisi var tabi.
James Cameron’un olay filmi Avatar, dört yıldır yapım aşamasındaymış. Bundan daha şaşırtıcı olansa 18 aralıkta vizyona girecek filmin senaryosunun bundan tam on dört yıl önce yazılmaya başlanmış olmasıdır. Oluşum aşamasında geçirilen yılları düşünmek bile Avatar’ın yüksek bütçesi hakkında endişeye düşürüyor. Bu yıl En İyi Film dalında 10 filmin yarışacağı Oscar Ödülleri’nde henüz gösterime girmeyen Avatar, tahmin edilen ilk üç film arasına girmeyi başardı bile!
Buzullara çarpıp batan gemiyi hemen hepiniz hatırlarsınız. Anlatması benim için çok kolay oldu, sizlere hatırlatması da öyle. Bundan 12 yıl önce çekilen Titanik filmini ismini telaffuz etmeye gerek bile kalmadan anlatıyor tek bir cümle. Yıllarca duygusallığıyla beynimizi ve kalbimizi ele geçiren filmin ilginç sürümleri bilmem kaç kez komediye konu olmuştu ve onlar bile çok tutmuş, çok güldürmüştü bizleri. Bol ödüllü, bol yankılı, bol tartışmalı Titanik filminin yazarı ve yönetmeni James Cameron yeni bir filmle, Avatar ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Henüz Fragmanını izleyebildiğimiz filmin derin mavileri içinde kalakaldık… Hızla geçen görüntüler arasındaysa ekran aniden karardı ve üzerinde kocaman yazdı: bu aralık!
Derin maviler diyince aklınıza yine Titanik’teki gibi serin sular ya da deniz gelmesin. Bu kez macera dünyadan çok uzaklarda, uzayda. Vücutlarını kaplayan mavi deri ile insan dışı, robotsu bir ifadesi bulunan ama görüntü itibariyle insanlara da benzeyen Na’yi’leri bolca izleyeceğimiz film, Pandora isimi verilen bir uyduda geçiyor. Bir gaz devinin yörüngesinde dönen Pandora, Na’yi halkına ev sahipliği yapmaktadır. Na’yi ismi verilen ilginç halk; uzun kulaklara, zebralar gibi çizgili desene sahiptir ve on ayak uzunluğundadır. Ancak zebralardan alışık olduğumuz üzere bu desenler siyah-beyaz tonunda değil, mavi ve mavi tonlarındadır. Kabile kültürünü benimsemiş, barışçıl Na’yi halkı, tekinsiz bir durum sezmediği sürece saldırıya geçmemektedir. İnsanlar, Pandora’nın havasını soluyamadıkları için yeni bir tür üretirler ve onlara Avatar adını verirler. Filme de ismini veren Avatar nedir derseniz, akıl bağlantısı ile kontrolü sağlanan yarı insan, yarı Na’yi’den oluşan yeni halk diyebiliriz. İnsanların ve robotların teknolojik ve karmaşık dünyasına ayak basan yeni bir isimleyse, her şey daha da karmaşıklaşır. Bir savaş gazisi olan Jake Sully, Avatar olarak Pandora’da yaşamaya gönüllü olur. İnsanlar, ilkel gördükleri Na’yi’lerin tek üstünlüklerinin fiziksel özellikleri olduğunu düşünür. Ancak doğa ile iç içe ve uyumla yaşayan Na’yi’ler, insanların sahip olmadığı tele-kinetik yetilere de sahiptirler. Bir zaman sonra ise kendisini Pandora’yı yıpratan insan ordusu ile Na’yi halkı arasında bulur. Bunun tek nedeni ise güzeller güzeli bir Na’yi prensesidir. Felçli deniz süvarisi Jake Sully rolü ile Avatar’da karşımıza çıkan Sam Worthington’ın bu yıl gösterime giren ilk filmi ise Terminatör’dü. Avustralyalı sinema oyuncusu Worthington’ın Terminatör’de rol almasını yine Avatar’ın ve Terminatör’ün yaratıcısı James Cameron sağlamıştı. Filmin çekimlerinin birinci haftasında aşırı zorlanmadan dolayı Wortington’un interkostal kasları parçalanmış yine de dublör kullanmayı ret etmiştir. Sanıyorum ki James Cameron’un dokunduğu her şeyin altına dönüştüğü sinema dünyasında başarılı bulduğu genç oyuncu Wortington’ı uzun zaman beyaz perdede göreceğiz. Avatar’da rol alan bir diğer oyuncu da Zoe Saldana. Karayip Korsanları, Terminal ve Uzay Yolu gibi ünlü yapımlarda yer alan Saldana, Avatar filminde Neytiri rolünde karşımıza çıkacak. Avatar’ın oyuncu kadrosunda belki de en önemli yeri tutan isim ise Alien/Yaratık filmi ile dünyaca üne kavuşan, Dr. Grace Augustine rolündeki Sigourney Weaver.
Macera, bilim-kurgu, aksiyon, gerilim gibi her türe yanıt bulabileceğiniz Avatar, gösterime girmesine aylar olduğu halde her yerde konuşuluyor. Terminatör serisinin fikir babası olan ve serinin ilk iki filmini de yöneten Cameron, yönetmenliği dışında senaristliği ve yapımcılığıyla da öne çıkan, sinemada tek bir işle yetinmeyen, başarılı isimlerden. Avatar filminin de hem yönetmenliğini hem de senaristliğini göğüsleyen James Cameron, bu yeni filmle yine ödülden ödüle koşacak gibi gözüküyor. 1954 doğumlu Cameron, sinema kariyerine kuvvetli kalemiyle giriş yapmış ardından da kısa metraj bir bilim-kurgu filmiyle dur durak bilmeyen yönetmenlik yoluna koyulmuş. Çok fazla filmi olmasa da hem sinema eleştirmenlerine hem de izleyicilere hitap etmeyi başaran James Cameron’un yeni filmi teknolojide de çığır açacağa benziyor. Görsel bir harika olarak nitelendirilen filmde üç boyut teknolojisi kullanıldı. Güçlü aksiyon sahnesine sahip filmdeki etkili sahneler üç boyut teknolojisi ile ne kadar hissedilir olacak sorusu ise tartışılan konular arasında. Son dönemde çok fazla dişe dokunur aksiyon filmi görmediğimiz sinemalarda Cameron’un Terminatör 2’de yakaladığı başarıyı pek çok sinemasever merakla Avatar’dan bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de 15 dakika süren, üç boyutlu bir gösterimle konusu ve görüntüleri hakkında ipuçları verilen Avatar gişede büyük başarı yakalayacak gibi duruyor. Bu başarıda duygusal filmleri tercih eden ve aksiyon ya da bilim-kurgu filmlerine mesafeli yaklaşan izleyicilerin James Cameron ismini duymasının da etkisi var tabi.
James Cameron’un olay filmi Avatar, dört yıldır yapım aşamasındaymış. Bundan daha şaşırtıcı olansa 18 aralıkta vizyona girecek filmin senaryosunun bundan tam on dört yıl önce yazılmaya başlanmış olmasıdır. Oluşum aşamasında geçirilen yılları düşünmek bile Avatar’ın yüksek bütçesi hakkında endişeye düşürüyor. Bu yıl En İyi Film dalında 10 filmin yarışacağı Oscar Ödülleri’nde henüz gösterime girmeyen Avatar, tahmin edilen ilk üç film arasına girmeyi başardı bile!
Yorumlar
Yorum Gönder